10 Kasım 2018 Cumartesi

İvo Andriç’in Drina Köprüsü Adlı Romanında Osmanlı Algısına Genel Bir Bakış


 Osmanlı ve Bosna-Hersek Tarihi:
Drina Köprüsü adlı eserdeki Osmanlı algısına geçmeden evvel, ana hatlarıyla, söz konusu coğrafi bölgenin (Bosna-Hersek) kısa tarihçesine ve Osmanlı’nın bölge üzerindeki yönetim anlayışına göz atmak faydalı olacaktır:

    “(…) Birçok çeşitliliği kendisinde barındıran Bosna-Hersek kültürel, dini bir mozaikten oluşmaktadır. Başkent Saraybosna için Avrupa’nın Kudüs’ü tabiri kullanılmaktadır: Antik Butmir kültürüne beşiklik eden Bosna, Keltler, İlliryalılar, Romalılar vd. toplulukların hakimiyeti altında kalmıştır. Avar Türkleriyle yakın ilişkileri bulunan Slav halklarının 6. yüzyılın sonlarından itibaren bölgeye göçü, Hristiyanlık ve İslam, Bosna-Hersek’ in etnik yapısını belirleyen en önemli unsur olmuştur. Bosna-Hersek tarihinde önemli bir olay da Osmanlı’nın Bosna’yı 1463’te fethetmesidir. Fatih Sultan Mehmed’in maiyyetinde seferlere katılan ve aynı sultanın biyografisini yazan Dursun Bey, Bosna’nın fethini anlatırken, ‘Fi’l-cümle bu mübârek seferde dört vilâyeti feth ve istihlâs edüb sancakbeyi ve kadılar nasb edüb me’âdinleri üzere emînler konulub re’âyâya cizye-i şer’î olundu. Bu feth-i mübînle ganâyim-i azâyim-i bî-nihâyetle mürâca’at buyurdu ve dârü’s-saltana İstanbul’a geldi’ demektedir. Bu ifadeden Sultan II. Mehmed’in İstanbul’a dönüşünden önce, hemen fethi müteakip Bosna sancağının kurulduğu ve sancakbeyinin tayin edildiği anlaşılmaktadır. Daha sonra Bosna sancağında altı kadılık oluşturulmuştur: Yeleç Vilayeti ve Yeleç Kadılığı, Saray Vilayeti ve Saray Kadılığı, Kral Vilayeti ve Bobovats ve Neretva Kadılıkları, Pavli Vilayeti ve Vişegrad Kadılığı, Kovaç Vilayeti (Pavli Vilayetiyle birlikte Vişegrad Kadılığı), Hersek Vilayeti ve Drina ve Blagay Kadılığı. Hersek vilayetinde iki kadılık bulunuyordu. Bunlar merkezi Foça’da olan Drina kadılığı ve merkezi Blagay olan Blagay kadılıkları idi. (…) Drina kadılığına tabi nahiyeler şunlardır: Sokol, Samobor, Kukany, Mileşevo, Dubştitsa, Bohoriç, Poblatye ve Kava’dır. Blagay kadılığı nahiyeleri ise Blagay, Gorajde, Zagorye, Bistritsa, Osanitsa, Tocevats, Vişeva, Kom, Neretva, Nevesinye, Blagay, Trebinye, Popovo, Vidoşka, Dabri, Konats Polye, Vatnitsa (Fatnitsa), Gatsko, Mostar, Drejnitsa, Onogoşt, Dubrava.” (…) “Osmanlı’nın Bosna fethi siyasi olduğu kadar yeni bir kültürel dönemin de başlangıcı olmuştur. Çünkü bu tarihten sonra Bogomil mezhebine bağlı olan Bosnalılar topluca İslamiyet’i kabul etmişlerdir. Bu tarihten 1908 Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun egemenliğine kadar Osmanlı’nın sınır ucundaki sınır ülkesi olmuştur. Bu topraklar doğu ve batı arasında tampon görevi görmüştür. Bosna topraklarında pek çok asker devlet adamı yetişmiş buralar İstanbul yönetimine her zaman yakın olmuştur. 1877-1878 Türk-Rus savaşından sonra ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun bu toprakları almasından sonra 1918 yılında Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’nın bir parçası haline gelmiştir.

    ‘1970’li yılların dünyaya model olan Güney Slav ülkesi aslında, Osmanlı’dan sonra pandoranın kutusu hâline gelmişti. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Tito’nun kadife kaplı demir yumruğuyla kapatılan kutu, ölümünün ardından yeniden açılacaktır.’ Din Sırp, Hırvat ve Boşnaklar arasında en önemli kimlik olup aralarındaki derin fay hattını ortaya çıkarmıştır. Tito döneminde din öğesi ortadan kaldırılırken Tito’dan sonra yine baskın ve ayırıcı bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.”3 İşte, ele alınan Drina Köprüsü adlı roman, aynı zamanda bir sosyal bilimci olan yazarın söz konusu bu kültürel coğrafyanın Osmanlı yönetimi altındaki tarihi kesitine oldukça objektif bir açıdan tuttuğu ayna olarak dikkati çekmektedir. Nitekim, birçok dile çevrilen eserin İngilizce çevirisini üstlenen William H. McNeil, romanın bu yönüyle ilgili olarak şunları söylemektedir: “(Bu eserden başka) Ne Balkan ve Osmanlı tarihi alanında daha iyi bir giriş, ne de bizimkinin dışındaki başka bir medeniyeti okuyucuya daha ikna edici bir şekilde tanıtan herhangi bir edebi eser biliyorum. Drina Köprüsü, heybetli başlangıcı ve sarsıcı sonu arasında Andriç’in sayfaları boyunca Osmanlı dünyasıyla bizi karşı karşıya getiren duygusal ve entelektüel bir maceradır. Kısacası Drina Köprüsü, olağanüstü bir çalışmadır, bir şaheserdir ve oldukça da sui generis (nevi şahsına münhasır / kendine özgü)’dir... Uzak Bosna’daki sosyal değişimin Andriç tarafından çizilen bu hassas portresi, ortaya çıkan büyük bir güce sahiptir.”

1 yorum:

KAYNAKÇA

Andriç, İ. (1983). Drina Köprüsü. (Çev.: Hasan Âli Ediz & Nuriye Müstakimoğlu), 11. Baskı, İstanbul: Altın     Kitaplar Yayınevi.  Arm...